1 Ocak 2020 Çarşamba

Kayıp Hayatlar: Çocuğunuzun 95 puanı mı, hayatı mı boşa gitsin?

“Çocuğun puanı boşa mı gitsin?” ifadesini daha önce duydunuz mu? Çocuğunuzun geleceği için bunu söyleyen insanlardan uzak durun.
Çocuk sınava girmiştir ve puanı açıklanmıştır. Artık sıra geldi tercihleri yapmaya.

Aslında çok kolay olması gereken bu aşamada çocuğun ailesi doğru tercih yapmak için bir danışman ya da rehber öğretmen bulmaya karar verir.

Doğru tercih dediğin nedir ki? Çocuk için doğru olan değil mi? Tabii ki bizim toplumumuzda çocuk için en doğrusunu sahibi bilir. Ama sahipler de konuyu bilmediğinin farkındadır ve konunun uzmanı olan rehber öğretmene başvururlar. Rehber öğretmen bu konudaki en yüce mercidir. O her şeyi bilir.

Çocuk ailesi ile rehber öğretmenin ziyaretine gider. O sırada kuyruk vardır. Biraz! beklemeleri gerekir. Zira herkesin sonuçları açıklanmıştır ve herkes bu büyük karar için ulu rehberin onları yönlendirmesine ihtiyaç duymaktadır.

İki buçuk saatlik bekleyişin ardından nihayet sıra size gelir. Rehber öğretmenin kapısı açılır. Bir önceki aile mutlu şekilde dışarı çıkar. (Umarım çocuğun mutluluğu daim olur) Ailemiz, odaya; rehber öğretmenin yanına girer.

Rehber öğretmen ilk olarak çocuğun adını sorar. (Nezaketen) Ardından ilk anlamlı soru olarak çocuğun puanı sorulur. 375 puan almıştır öğrenci. "Bu harika" der rehberlik öğretmeni "mühendislik yazabilirsin" çocuğun ne okumak istediğini sormadan. Hemen listesini açar.  Parmağını liste üzerinde gezdirir ve "buldum" der. Uludağ Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği. Oysa ki öğrenci su ürünleri okuyup çocukluktan beri hayali olan büyük tanklarda balık yetiştirmek ve bu alanda bir çiftlik kurmak istemektedir. Ama ona soran yok ki zaten. Üstelik yeteneği de var. Yazlarını şehir dışında bir çiftlikte geçirmektedir 3 yıldır. Hem işi öğrenmiştir hem de aklına gelen yöntemleri paylaşarak yaz dönemlerinde çalıştığı bu işyerinde verimliliği de artırmıştır. Bilgisayarla pek alakası yoktur ama doğayı ve suyu çok sevmektedir.

Rehber öğretmen bulmuştur bir kere o çocuk (puan) için en uygun bölümü ve üniversiteyi. Çocuk çekinerek  "ama ben" der. Annesi sözünü keser çocuğun; aması maması yok. Bilgimizi aldık. Susar çocuk. Bilgisayar mühendisliği bölümü ile ilgili bilgilerden bahseder rehberlik öğretmeni. Artık karar alınmıştır. Dosyalar toparlanır. Kalkış hazırlığındayken çocuk cesaretini toplar ve ama ben su ürünleri okumak istiyorum der.

"Olur mu hiç" diye orta yüksek ton arası bir sesle atılır rehber öğretmen. Ve arkasından da der ki o bölüm 280 puan ile öğrenci alıyor. 95 puanın boşa gitmesin. Ve çocuğun hayatının boşa gideceği süreç el birliğiyle aile ve konunun uzmanı tarafından başlatılır. Ama olsun. Çocuğun puanları boşa gitmesin de gerisi önemli değil zaten. Kim istediği bölümü okuyor ki! Kim istediği mesleği yapıyor ki? Ve maalesef kim okuyup mezun olduğu bölümü meslek olarak devam ettiriyor ki bu ülkede...

Kayıp hayatlar.

Hiç yorum yok: