Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Antalya'da, önümüzdeki dönemde hayata geçirilecek önemli projeleri de anlattı: ''Okul profili değerlendirme pilot çalışmaları şubat ayında başlıyor. Önümüzdeki öğretim yılında okullarımızın takibiyle ilgili veriye dayalı yönetim sistemine de geçiyoruz"
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un konuşmasından satır başları:
Biz eğitim sisteminin yapısal dinamiklerinde yapacağımız çalışmalarla bir dönüşümü tasarlamaya gayret ediyoruz. Yoksa birkaç sene önceden beri belirlenen ve zaten okullara dönüşmesi beklenen kuruluşlarımızın alacağı yolda elbette katkılarımız olacak. Bu sürecin sancısız şekilde gelişmesi için her türlü çabayı göstereceğiz.
Dershaneler meselesi de bilinen bir husus. Bu bağlamda ben bütün velilerimize açıklıkla ifade etmek isterim. Yerine ne koyacağımız konusunda ve buradaki ihtiyacı, talebi nasıl karşılayacağımız konusunda net bir yol haritasına sahibiyiz. Bunu da önümüzdeki haftalarda açıklama fırsatımız olacak, hazırlıklarımız bitti.
Biz elimizden geldiği kadar sürpriz yapmayacağız derken bir sürpriz yok. Bu 4-5 sene önce alınmış olan ve bundan sonrası için de nasıl bir yol haritası izleyeceğimizi ilgili aktörlerle açıklıkla paylaşacağız. Ben sadece bu konunun velilerimiz tarafından dikkatle ele alınmasına önem verdiğimi belirtmek isterim. Çünkü bu konunun istismarı söz konusu olabilir, kötüye kullanılması gibi girişimler söz konusu olabilir. Bunların engellenmesiyle ilgili biz her türlü önlemi alma imkânına sahibiz ve ısrarla da takip edeceğiz.
'PİLOT ÇALIŞMALAR ŞUBAT AYINDA BAŞLIYOR'
Bir iki örnek de vermek isterim. Okul profili değerlendirme… Türkiye’deki bütün okullarımızın, belli parametreler çerçevesinde tabiri caizse MR’ının çekilmesi, bunun mobil olarak incelenmesi, her okulumuzun ihtiyacının takip edilmesi ve ihtiyaçlarının karşılanması konusunda hem mali hem de idari tedbirlerimizi almış vaziyetteyiz. Bu süreç içinde okullarımızın hangisinde ne tür ihtiyaç olduğunu izleme değerlendirmesi konusunda bir Türkiye ortak modeli ortaya çıktı. Bunun pilot çalışmaları şubat ayında başlıyor. Önümüzdeki öğretim yılında okullarımızın takibiyle ilgili veriye dayalı yönetim sistemine de geçiyoruz.
Bu hayata geçtiğinde de biz okullarımızın, özellikle imkânı daha az olan okullarımızın iyileştirilmesi için yol haritasına sahip olacağız.
Benim önemsediklerimden bir diğeri de tasarım beceri atölyeleri. Bu projenin de şubat ayında Türkiye’de 30 kadar okulumuzda pilot olarak başlanacağını, inşaatların tamamlandığını, öğretim programı içeriklerinin hazırlandığını ifade etmek isterim. Çok önemsiyorum; bizim orta okullarda bile üniversitedeki bazı meslek alanlarının izdüşümünü görmek durumundayız. Örneğin mühendislik atölyesini ilkokulda görmek zorundayız. Eğer bunu görürsek çocuklarda meslek bilincinin oluşması, küçük yaştan itibaren ellerini daha fazla kullanmaları mümkün olabilecektir. Bu ve buna benzer birçok somut projenin ortaya konulmasıyla beraber eğitim camiasının beklediği, velilerimizin ve çocuklarımızın beklediği somut olarak hayata geçecek aşamalar nelerdir sorusunun cevabını vermeye başlamış olacağız.
'3 YILLIK BİR TAKVİM ORTAYA KOYDUK'
Ben şunu ısrarla ifade ediyorum. 3 yıllık bir takvim ortaya koyduk. Hangi ay, hangi sene neyi yapacağımızı ifade ettik. Bu takvim belgede olmasına rağmen 'Neden bir şey yapılmıyor?' şeklinde suallerle muhatap oluyoruz. Orada takvim dururken acilen sürekli değişiklik yapmanın iyi bir fikir olduğunu zannetmiyorum. Örneğin okul öncesi eğitimde 5 yaş zorunlu olacaksa bunu yapmamız halinde hangi parametrelerin nasıl etkilendiğini ele almak zorundayız.
Bildiğimiz en karmaşık makine. Evrendeki en büyük gizem. Yazılımcılardan biyologlara, doktorlardan eğitimcilere herkes onun sırrının peşinde. Bilim nihayet insan beyninin sırrını çözüyor mu? Beynimizi daha iyi kullanmamız mümkün mü? Dahilerin beyni çok mu farklı? Emin Çapa sizi, insanı insan yapan makineyi anlamaya, beynin gizemine dalmaya davet etti.
Beynimizin Geleceği
Anılarınızı bilgisayara aktarabilir misiniz? Hayallerinizi başkaları izleyebilir mi? İnsan nasıl öğrenir? Öğrenmeye müdahale etmek mümkün mü? Makinelerle insan beyni arasındaki ilişkinin geleceği ne olacak?
Türkiye'de liseyi bitiren her genç, 900 saatin üzerinde İngilizce dersi alıyor. Ama yüzde 95'i giriş seviyesinde anlama ya da konuşma becerisi kazanamıyor. Peki ama neden?
Neden çocuklarımıza İngilizce öğretemiyoruz? Ne yaparsak çocuklara ve yetişkinlere daha iyi İngilizce öğretebiliriz?
Neden yabancı dil öğrenemiyoruz?
Matematiği, fiziği, tarihi, coğrafyayı ve hatta Türkçe'yi çok iyi öğreniyoruz da İngilizce'yi mi öğrenemiyoruz?
Türkçe bilmediğimiz için öğrenemiyoruz. Türkçe olarak anadilinde düzgün bir cümle kuramayan çocuklardan yabancı dilde İngilizce olarak konuşabilmesini beklemek çok garip geliyor bana. Yabancı dil öğrenmek isteyen kişinin öncelikle anadilini konuşabiliyor olması gerekir.
Nasıl öğreniriz?
Günde 20 dk CNN International, günde 20 dk BBC açın. Size çok faydası olacaktır.
Yorumlardan Kısa Kısa:
Çünkü biz ilkokuldan beri sadece yazıyoruz,ezberliyoruz başkada hiçbir şey yapmıyoruz.
Cunku dil ogrenimi severek yapilir.Ilkokulda,ortaokulda,lisede devlet okullarinin hepsinde butun ogrencilere yaziliyi gecme mantigiyla ders anlatiliyor ve bu ogrencilere iskence gibi geliyor.Yani gramer ogretiliyor.Daha dogrusu ezberletiliyor bence.Evet gramer ogrenilmeli ama isin onemli bi kismi pratik yapmaktan ve dinlemekten geciyor.
Sebep çok basit. Bizde kultur yok. Ögrenme kulturu yok. Ögretmen bile yabanci dil konusamiyor. ogrenciye nasil ogretecekler.ben 1 yil Amerikada kaldim Turkiye"de 30 yilda ogrendigimin 100 katini ogrendim.
Metodlardaki yanlışlar bir yana, ders verenler ne kadar yetkin ki öğrencilerden yabancı dil konuşmalarını bekliyoruz?
Lise 4'te İngilizce dersinde İngilizce Dublaj ve Türkçe altyazı Harry Potter izliyoruz. Hocaya dedim ki "hocam altyazıyı okuyor musunuz?"
"Tabii ki okuyorum. Nasıl anlayayım" dedi. Öğretmene de Maaşallah kendisi anlamadigi dili çocuklara öğretmeye gayret gösteriyor.
İngilizce öğretmenleri ingilizceyi bilmiyor.
Bizim İngilizce dersimize ortaokulda matematik hocası giriyordu. Düşün yani.
Şükür ki bizim İngilizce hocası İngiliz.
Yabancı olması çok fark ediyor. Zorunda oluyorsun. İster istemez konuşmaya başlanıyor.
Madem Hollanda bu alanda birinci gönderin hollanda ya bir heyet.
ne yapıyorlar? nasıl yapıyorlar? kaç yaşında başlatıyorlar? hangi materyalleri nasıl kullanıyorlar? oyun mu oynuyorlar? saklanbaç mı oynuyorlar öğrenin. Sonra aynısını gelin burda uygulayın. Çok mu zor bu?
- Hollanda dili Ingilizce'ye benzer. O yüzden çok daha kolay ogreniyorlar. Temel sebep bu.
Ayrıca, Hollanda'da tüm diziler, filmler dublajsız yayınlanıyormuş. Bu nedenle TV izleyen her vatandaş, çocuklugundan itibaren İngilizceye maruz kalıyormuş.
Neyi öğreniyoruz ki İngilizceyi öğrenelim? Millet Türkçe edebiyat tarih coğrafyayı kendi dilinde öğrenemiyor.
Maalesef içinde bulunduğumuz ülkede hiçbir şey sistematik olarak öğrenilemiyor. Ancak ferdi çabalarla sonuca gidilebiliyor. Önce insanlar Türkçedeki kelimelerin kökünü başını öğrensinler liseyi iyi derece ile bitiren bir kişi en fazla 4-5 bin kelimeyi anlayabilir ve yarısını kullanabilir halde. Oysa bu sayı aslında 30 bin kelime civarında olmalıydı. Buradan bile eğitim sisteminin neden çözüm üretemediğini anlayabiliriz.
Görüyor musunuz? Gençlerin hepsi okuldan, devletten yakınıyor. Kendi başlarının çaresine bakmayı düsünmüyorlar bile? Halbuki İnternet ücretli/ücretsiz birçok yabancı dil öğrenme aracıyla, platformuyla dolu. Zihniyet meselesi... Bu kulturun insani hem tembel, hem de dusunsel/entelektuel beceriyi kucumsuyor (anlayamadigi icin). Sorun bakalim, gunde kac saat tv izliyorlarmis. Not: Bu ulkenin insani kendi dilini de bilmiyor ki. Bkz. Turkiyedeki ogrencilerin Pisa sinavinda 'kendi dilinde okudugunu anlama' basarisi(zligi). Yani sadece matematik ve yabanci dil basarisizligi meselesi degil bu, koca bir kultur meselesi.
Çözüm üretmeden sorun tespiti yapmak boş. Çocuklarımıza yazık oluyor. 5. ve 6. sınıflarda 3 saat İngilizce dersi var. 2 saat'te seçerse seçmeli var. Ders kitaplarının içi bomboş ve her sayfasında hatalar var. Konular çocukların ilgisini çekmiyor.
Gerçek çözümler: 1) İlgili kanunu değiştirerek kitapları bilimsel olarak Oxford, Longman'e yazdırın, 2) 5. sınıflara hazırlık koyarak ders saatini en az 18 saate çıkarın, 6. sınıflarda 8, 7. ve 8. sınıflarda 6 saat devam edin. Günlük ders saatlerini 7 saatten 6'ya düşürün, 3) İngilizce öğretmenlerine eğitim verin ,
4) Öğretmenlerin üzerindeki gereksiz angaryayı kaldırın (DynEd gibi), 5) Piyasada çok iyi Türk yazarlar var, bunları Meb'te işe alarak talim terbiyede harika kitaplar yazdırın. 6) İngilizce'ye yatkın olmayan çocukları çok fazla zorlamadan başka alanlara kaydırın. 7) Native Speaker dediğimiz anadili İngilizce olan (Amerikalı, İngiliz...) eğitimli kişileri her ilçeye 1 ya da 2 kişi olmak üzere görevlendirin. Bunlar okulları gezsin. 8) Öğrencileri ve öğretmenleri yurt dışına eğitime gönderecek sistem oluşturun. 9) Dil öğretiminden sorumlu MEB'teki tüm kişileri değiştirin!!!
Anlıyorum ama konuşamıyorum diye bir şey yok.
Anlayan insan konuşur da. Orada anlamada bir sorun var demek ki.
Tüm eğitimimi devlet okullarında tamamladım, şu an 43 yaşındayım. İngilizce'yi hep sevdim, hep severek okudum, konuştum ve yazdım. Bilinç olarak da, hayatımdaki en önemli unsurlardan biri olduğunu ve olacağını ta çocukken bile hep bildim. "Hiçbir ekstra eğitim almadan ve hiçbir kursa gitmeden" şu anda native ingilizce konuşabiliyor ve ülke farketmeksizin ingilizce konuşan herkesle Türkçe sohbet edebildiğim gibi sohbet edebiliyorum. Benim gibi olan, hiçbir ekstra dil eğitimi almadığı halde son derece akıcı konuşan bir sürü arkadaşım var. Evet eğitim sistemimiz kötü, ancak siz problemi biraz da kendinizde arayın bence. Siz ingilizce öğrenmek adına, ne yaptınız hayatınızda..?
Yabancı dil denince neden aklımıza otomatik olarak hep ingilizce gelir? Neden yabancı dil olarak Rusca,İspanyolca,Arapça,Çince..gibi diller eğitimde yer almaz?.. "İngilizce Dünya'da yaygın,ondan" ..filan da doğru bir tespit değil.İspanyolca da en az İngilizce kadar yaygın?..Rusca sadece Rusya'da değil,Slav kökenli bütün ülkelerde; Polonya'sından Bulgaristana,Çek Cumhuriyetinden Slovenya'ya Sırbistan'a , hatta Kazakistan'dan Azerbaycan'a kadar milyonlarca insanın konuştuğu dil?Türkiye'den çıkıp tâ Kazakistan'a hatta Batı Çin'e kadar ingilizce'ye veya başka dile gerek duymadan Türkçe anlaşabilirsiniz... Arapça,Fas'tan Afganistan'a kadar geniş bir coğrafyada konuşulan UNESCO'nun kültür dili olarak kabul ettiği bir dil?..Çince ,Asya'da Milyonlarca insanın konuştuğu köklü bir dil? Öğrenmek istekle olur.İçinde istek olmayan,istek yaratılmayan insana sadece dil değil,hiç bir şey öğretemezsiniz. Batı dillerini ;istekli olan ortalama zekadaki bir insan en fazla bir - iki yılda anlayacak,konuşacak,yazıp okuyacak seviyeye gelir.Yeter ki,isteyerek,kararlılıkla üstüne gitsin.Çevremde de böyle bir çok örnek var.
"Artık eskidi o metotlar." dediğiniz metotlarla insanlar geçmişte de
gayet güzel yabancı dil öğreniyorlardı. İngilizce'nin öğrenilememesinin
sebebi basit. Ne hocalarda, ne de öğrencilerde iş var.
Bütün suçu eğitim sistemine hocalara atmak en kolay yol tabi siz de haklısınız.Ana dilini okuyup anlamada sonlara yakın olan bir ülkenin yabancı dilde başarılı olması beklenemez zaten.
Kendi dilini bilmeyenin yabancı dil öğrenmesi çok zor. Dahi anlamındaki -de,-da nın ayrı yazılması gerektiğini bilmeyenler var bu ülkede. Zamir nedir desem sözlüğe bakmadan anlamını bilecek kaç kişi var? Ülkeye deve sidiği konusunu pompalayın,sabah doktorları, öğlen yemek programlarını, akşam dizi seyredin. Öğrenirsiniz. Gavurun dilini neden öğrenesiniz ki.
Bana üniversiteye kadar öğretilen İngilizceyi gözümün önüne getiriyorum. Hep formaliteydi. Dersi neden verdiklerini bilmiyordum. Ne işime yarayacak bilmiyordum. Dersler sadece işlensin diye geçerdi. Devlet öğretmene (sözde) maaş vermiş git İngilizce anlat diye. Bu kadar. Emin olun matematik fizik bilgisayar diğer bir sürü branştaki eğitim de İngilizce eğitimi gibi. Biz öyle şanssız bir nesiliz ki dünya bizim dönemimizde çok değişti ve değişiyor ve bize verilen eğitim hiç hiç hiç bir şekilde yeterli değil. Şuan bizden yapılmasını istenilen şeyler için öyle zorluk çekiyoruz ki.
Türkiye'de eğitim sistemimizde bir kanser var o da testtir aynı zamanda sadece orda bahsettiği gibi sadece ingilizce deil bütün dersleri sınav odaklı alıyoruz ve o kadar okumuş etmiş öğretmen bile doğru düzgün ingilizce bilmiyor bide matematik öğretmenlerine sorun artık klasik oldu günlük hayatta ne işime yarayacak öğretmenin cevabı bilmiyorum yada sınav için yada öğreniyor işte vb.
Konu kesinlikle adım adım ilerlememek. Dil öğrenmek bir süreçtir. Erken başlanması iyi olur ve daha sıkıntısız ilerlemeye yardımcı olur. Ne kadar geç başlanırsa çalışma şartları ağırlaşır ve verim azalır. Alfabe ve o dile ait seslenim okul öncesi dönemde. İlkokulda temel kelime bilgisi... (daha çok isim ve sıfat olmak üzere ezber) Orta okulda kelime bilgisi (fiil, zarf, edat, bağlaç vs.) ve temel dil kuralları. Lise kelime ailesi bilgisi ve ileri gramer kuralları (daha soyut kavramları içeren kelimeler ve kelime grupları) şeklinde olmalıdır. 100 bin kelimeyi barındıran bir dilden söz ediyoruz. 10 bin kelime ailesi bilmenin ileri bir dil kullanımı olduğu bahsedilen bir dilden... Ayrıca 20 yaşa kadar dil konusunda ezber yapmanın daha kolay ve verimli olduğu dair bir araştırmadan bahsedilmişti. Eğer doğru ise 20 yaşına kadar 8 bin kelime ezberlemek (duyulanı yazıldığı haliyle hatırlayabilecek bir ezber) zaten o dili ileri düzeyde kullanmaya yardımcı olacak veri tabanını kişiye sağlayacaktır. Bundan sonrası dinlemek izlemek okumak. Dil bir noktadan sonra kendi kendini öğretir.
Hangi yabancı dili öğrenmek istersek isteyelim; önce kendi ana dilimizi iyi öğrenmemiz gerekir. Çünkü insanın bilgi edinmesi kıyas'a ,karşılaştırmaya dayanır.Ayrıca mantığını da kavramadan öğrenilecek yabancı dil havada kalır.Ana dilinde kendini ifade edemeyen insan yabancı dilde nasıl ifade etsin? Bence; önce ilkokuldan lise son'a kadar ana dilimizi iyi öğretecek Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenleri çok donanımlı ve öğretme yeteneği yüksek insanlar olmalı. Sonra ,yabancı dil öğretmenleri de birikimli ve öğretme yeteneği yüksek insanlar olmalı.Sırf ders saati dolsun diye işini angarya gibi yapan,kendisi doğru dürüst bilmeyen öğretmenlerden ne beklenir ki? Öğrenme,algılama yeteneğinin en yüksek olduğu 9 yaşına kadar,aileler ve çevresi çocukta öğrenme isteği ve disiplini oluşturmalı.Yabancı dil'in sadece sınıf geçmek için başarılması gereken bir ders değil,hayat için gerekli olduğu benimsetilmeli. Sonrası zaten gelir.
Asıl sorun öğrencilerde değil. Sistemin kendisi aptal. Sırf bu yüzden aslında çok zeki olan çocukları da kaybediyoruz.
Çocuklara küçük yaşta öğrenmenin değil ezberlemenin hayat kurtardığını söyledikleri için çocuklar milyonlarca kelime ezberleyip bir tanesini bile kullanıp cümle kuramıyorlar işte. Sorun bundan kaynaklı. Çocukları salak yetiştiren sistem sıkıntılı.
Okulda öğretmediler olayı tamamen bir bahane. Anaokulundan itibaren ingilizce eğitimi görmeye başlayıp ancak 4. sınıfta ingilizceyi anlamaya başlamış biri olarak tamamen kişi ilgilenmediği için öğrenmiyor diyebilirim. Ve evet, şu an yabancıların içine atsalar saatlerce konuşabilecek kadar iyi ingilizce biliyorum, ingilizce dili üzerinden japonca öğreniyorum. Ve bütün bu ingilizceyi sadece ve sadece okulda öğrendim. Mazeretler arkasına sığınmayın eğitim önce sizin beyinlerinizde başlar.
mantıklı düşünürek Türk çocuklarının yüzde 95'inin aptal olmasının imkansız olduğunu, zekanın ırkla bir alakasının olmadığını yani sorunun çocuklarda değil sistem de olabileceğini anlayıp ona göre yorum yapmak gerekir.
öğrenmenin temeli çalışma ve kendine karşı dürüst olmaktan geçer herkes kendine şu soruyu sorsun bir şeyi elde etmek için gerekeni yapıyor muyum cevap evetse yabancı dilde öğrenebilirim demektir . türkiyede kimse doğru dürüst türkçe dahi bilmiyor . bir çok yazı yazanın yazısı bir kere okunmakla anlaşılmıyor.
Yabancı dili öğrenmenin tek yolu. En az haftada 3 kez yabancı film izleyin. Bir sazı bile öğrendiğinizde haftada en az 4 gün 2 saat alıştırma yapmazsanız iyi çalamazsınız.Yabancı dili öğrenseniz bile alıştırma yapmazsanız unutursunuz. Devamlı konuşun. Öğrendiklerinizi konuşarak tekrar edin. Başka yolu yok.
Kanada'ya yerleştiğimizde kızım 3 yaşındaydı..O yıllarda internet henuz emekle dömenindeydi.. Uydudan Türk tv yayınını olmadığı için evimizde sadece ingilizce yayın izleniyordu.İngilizcemiz olmadığı için hiç yabancı arkadaşımız ve komsumuz da yoktu, sadece Türk arkadaşlarımızla görüşüyordük..Biz asosyal olunca kızımızında hiç yabancı arkadaşı olmamıştı.. 2 yıl boyunca gün boyu tv'de çocuk proğramlarını izledi..Ve bir gün evimize genç bir Kanadalı Hanım geldi. Kızım onunla bir kaç saat boyunca ingilizce konusurken şaşkınlık ve sevinç içindeydim..Kızımın ingilizce öğrendiğini fark edememiştim bile.Bu deneyimi yaşayan biri olarak çocuklarınıza ingilizce ögretmek istiyorsanız evinizeki Türk kanallarını kapatın veya en azından onun odasına ingilizce cocuk proğramları yayını yapan bir tv koyun...Çocuklar ingilizceyi konusarak değil, dinleyerek öğreniyorlar diyebilirim.
Yıllar önce Türkiye ile İngiltere arasında İngilizcenin geliştirilmesi için bir anlaşma imzalanmıştı..İngiltere'den öğretmenler gelip bizim ingilizce öğretmenleri ile bir çalıştay düzenleyip yol haritası belirleyeceklerdi...Fakat bir sorun çıktmıstı, anlaşamıyorlardı.. Toplantıları yapabilmek için tercüman tutmak zorunda kalmışlardı..Durum dahada kötüleşerek devam ediyor.
ALTERNATİF BİR YDS ÖN HAZIRLIK PROGRAMI (Lisans Boğaziçi; Yüksek Lisans Yeditepe; Doktora- dvm) Prof Sinan CANAN Hocamızın konuyla alakalı 11 dklık konuşmasını özetliyorum: Dili okul dışında dışarıda şarkı sözleri yazarak öğrenenlerdenim diyor... İHTİYAÇ ve çok ciddi duygusal istek olmalı ... YETENEĞİM YOK diye bir olay yok..anadilini öğrenen başka dili de öğrenebilir... Yabancı dilin sınav için değil hayat için önemli/vazgeçilmez olduğunu kavratmalıyız.. 7-10 yaşına kadar anadili gibi öğrenilebilir... BEYNİN DUYGUSAL YAZILIMI VAR...Duygusal olarak bir şeye ilgi göstermediğimizde beyin onunla ilgilenmez, zihnimiz odaklanmaz ve kaydetmez... Internette müthiş imkanlar var.. Ağzımızla tekrar etmediğimiz bir şeyi beyin öğrenemiyor.. Şahsım da: NEED (İhtiyaç), MOTIVATION, INPUT (girdi, listening ve reading bol bol) ve de eş zamanlı olarak OUTPUT (Speaking ve Writing) çalışmalarının olması gerektiğinden bahsediyorum. CHOMSKY, KRASHEN, SCOTT THORNBURY, PAUL NATION'den de bahsediyorum. TEOG ve LGS' nin dil öğretiminde bir çığır açmak üzere olmasından kısaca bahsediyorum... Çok güzel bir gelişme bu.... Youtuber Barış Özcan'ın Ko-Ko tekniğini yorumluyorum. Youtuber Fikir Hastası'nın "Neden İngilizce Öğrenemediğini Hiç Merak Ettin mi?" videosundaki sebepleri eleştirip çözüm sunmadığından bahsediyorum. 30-40 saatte B1 vs saçmalıklarını eleştiriyorum. https://www.youtube.com/watch?v=VMCqqnb2nZU
Dil öğrenip ne yapacak insanlar? Türkçe yetmiyor mu sanki?
- Türkçe bilse yetecek zaten de onu da bilmiyor ki. Zaten İngilizce öğrenememe sebebi herhangi bir dili bilmiyor olması. İngilizce bilmeyen adam iş hayatında daha zor yükseliyor. İngilizce bilen adam daha kolay yükseliyor. Türkçe bildiği için İngilizceyi kolay öğreniyor. Türkçe bilmediği için iş hayatında yükselemiyor. Çünkü kendinden isteneni anlamazsa, neye çözüm üretecek ki?
İngilizce ve diğer diller öğretilmez, öğrenilir. Böyle lakayıt şekilde derslere gelinirse, öğrenciler biz bunu ne yapacağız yaa derse mümkün değil. Dil kursuna gitmesem öğrenemezdim diyen arkadaşlar oraya para verdikleri için derslere değer vermeye başlıyorlar ve öğrenmeye koşullanıyorlar.
Matematik ogretir gibi ingilizce ogretiyoruz.Genis zamanda 3.tekil sahislar icin olumlu cumlelerde fiile "s" takisinin gelmesi gerektigini ayetmiş gibi ogretmeye calisiyoruz..cozum: herseyden once ogrencilere bir yabanci dil ogrenmenin onlara neler katabilecegi anlatilmali ve motive edilmeliler... ozellikle ilkokuldan itibaren ingilizce derslerinde ogretmenler ders boyunca ingilizce konusmali,ogrenciler mumkun oldugu kadar bu dile maruz kalmalilar,ilerleyen yillarda da bu derse katilim zorunlu olmali ama ogrenciler nottan muaf tutulmali(nasil olsa artik sinifta kalmak diye bi sey yok)..kaybedecek bi seyimiz olacagini sanmiyorum cunku henuz kazanmadigimiz bi seyi kaybetmemiz teknik olarak imkansiz
yabancı dil asla kuma kabul etmez. Okullarda 2 saat yabancı dilden sonra 9 saat anadili ile konuşur yazar. Dolayısıyla diğer dersler ayrık otu muamelesi çeker. Bunu kırmanın yolu tabirleri ana dilde değil hedef dilde olmalı. O zaman 1000 saat eğitime gerek kalmaz.
Ingilizce öğretmenleri yeteri kadar ingilizce bilmiyor, aksan ve telafuzları kotu, ogretmenlik yetileri eksik. Tüm bu 3 nokta veya 1 ya da 2 si etkili ogrenme zorlugunda bence. Tabi ki cok iyi derecede kaliteli ogretmenlerimizde vardir ve onlara sonsuz tesekkurler.
Internet caginda yasiyoruz, sayisizca internet üzerinden programlar var yabanci dil ögrenebilmek icin. Onu birak, internetin cogu inglizce üzerinde kurulu - girin youtuba inglizce ögrenin, okuyun inglizce dergileri magazinleri inglizce ögrenin. Isteyen icin cok kolay. Ama caba sarf etmek istemeyenler icin hersey zorluklu ve hersey ögretmenlerin ve okullarin, egitim sistemin sucu olarak sunuluyor. Ama insanlarin cogu bilgiyi direkt kazanmak istiyor, caba ve zaman vermeden, onun icin de basarisiz kaliyorlar.
Dil ögrenmenin en birinci sarti kulak, yani dinlemek, ikinci ve olmazsa
olmazi, dil yani konusmaktir..Daha sonra gramer ögrenmek icin kisa
cümleler yazmaniz ve yavas yavas ilerlemeniz gerekmektedir.
- Türkçeyi kaç yılda öğrendin? İngilizceyi kaç yılda öğrenmeye çalışıyorsun? Türkçeyi öğrenmiş olduğundan da şüpheliyim? Şimdi kendini düşünüp ben biliyorum diyebilirsin. Gerçekten biliyor da olabilirsin. Ama ya bilmeyen büyük çoğunluk?
okulda verilen ingilizce eğitimi gayet yeterli senin çocuğunun bildiği kabul edilen türkce dil i üzerinden ingilizce öğretiliyor mantıklı aklı basan insanın öğrenmesi gereken şekilde ama ana dil ini bilmediği için verilen eğitimi sağlıklı alamıyor.
Sebep ; yetersiz ingilizce öğretmenleri. Onun yerine ingilizler (native speakers) okullara istihdam edilmeli. Yabancı dil derslerini yabancı hocalar verecek, bu kadar basit.
Ya bırakın hocam çocuklar çalışmıyor suç çocuklarlarda öğretmenlerde dersten geçiririyor.
Okul neden var? Kalma yoksa, cidden, okul neden var? Eğitmiyorsan yetiştirmiyorsan okul neden var?
Serinin bu videosunda VuePress ile yaptığımız siteye NavBar (üst menü), SideBar (Yan Menü) ekliyoruz ve dökümantasyonu inceleyerek diğer ayarlara göz atıyoruz.
Almanlar veri hırsızlığından korkuyor. Boşuna da değil. DW muhabiri bile kartla ödeme sırasında kötü deneyimler yaşadı. Muhabirimiz kredi kartı çipi üreticisi Giesecke & Devrient‘te, dijital ödeme güvenliği hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaya çalıştı.
Gelecekte, işinize trafiğe takılmadan uçarak gidebileceğiniz hatta yolda drone ile teslim edilen bir kahvaltı siparişi verebileceğiniz fikri çok mu ütopik geliyor?
Çinli bir startup firmasının vizyoner sahibi çalışanları böyle bir gelecek hayal ediyor. Şimdiden; otonom şekilde uçan ve gideceği adrese kendiliğinden inebilen hava taksisi geliştirme aşamasındalar. İlk siparişleri almışlar bile.
Serinin bu videosunda Ayşenur'un GitHub hesabında Repo oluşturup, GitHub Pages içerisinde sitemizi barındırmayı göreceğiz. Vue, VuePress ve GitHub Pages dışında birkaç Git komutunu da burda kullandık. Git nedir? GitHub Nedir? bu soruları da yanıtlamaya çalıştık. Serinin bir sonraki videosunda ise VuePress'in diğer ayarlarını incelemeye çalışacağız.
Trello kullanmaya başladığınız andan itibaren bırakamayacağınız bir organizasyon aracıdır. Klavye kısayol tuşları çok basittir ve sizi inanılmaz hızlandırır. Bu videoda 10 kısayol tuşuyla Trello'da daha fazla hızlanacağız. Trello'da filtre kullanımı, başlıklar ekleme, board içerisinde gezinme, subscribe, ekibe görev atama gibi birçok işi klavye kısayoluyla yapacağız.
Eldeki uluslararası verilere göre bilgisayar oyunu endüstrisinde çalışan her 4 kişiden yalnızca 1’i kadın olsa da, bilgisayar oyunu programlayanlar sadece erkekler değil. Ek olarak endüstride çalışan kadınların çoğu pazarlama ve grafik tasarımda çalışırken, programlama ve oyun tasarımı erkeklerin egemenliği altında. Alman oyun programcısı ve girişimci Linda Kruse ise kendi oyun stüdyosunu kurmuş. The Good Evil’da çocuk ve gençler için oyunlar geliştiriyor.
Bitcoin insanlık tarihinin en önemli icadı olabilir mi?
Konu, insanlık tarihindeki en önemli dönüm noktalarından biri olabilir. Olmayabilir de... Sonuçta konunun temeli teknoloji. Konunun sadece block chain denilen teknolojik temelini aktaracağım. Yatırım yapılır mı, nasıl yapılır soruları bu videonun konusu değil.
Dijital para birimi Bitcoin, hızlı bir düşüşe geçti. Piyasa değeri 6 bin dolara kadar indi. Bitcoin’in enerji tüketimine yönelik eleştiriler giderek artarken, İzlanda’da dijital madencilik gelişmeye devam ediyor.
Bitcoin ve kripto paraların geleceği
Dünya Bitcoin'i konuşuyor. Peki nedir Bitcoin? Yatırım yapmakta geç mi kaldınız? Yoksa henüz erken mi? Dünyayı değiştiren teknoloji Blockchain nedir, nasıl çalışıyor?
paranın yeniden keşfi: bitcoin
On yıl önce, gerçek kimliği hala bilinmeyen, satoshi nakamoto; var olan finansal düzenin tüm açıklarını kapatma iddiasındaki yepyeni bir sistemin ilk adımını attı. Değerini yaklaşık 60 bin kat artıran bitcoin "para"yı yeniden sorgulamamızı sağlayacak mı?
Sözlük
madencilik (mining): farklı donanım ve yazılımlar aracılığıyla kripto para üretmek.
kripto (crypto): şifreli.
kripto para (cryptocurrency): internet aracılığıyla kullanılan dijital para.
bitcoin: merkeziyetsiz ve açık kaynaklı ilk kripto para birimi.
satoshi nakamoto: bitcoin’in yaratıcısı olan kişi ya da kişilerce kullanılan takma isim.
açık kaynak: kullanıcıların da değişiklik yapmasına olanak sağlayan, kaynak kodları herkese açık olan yazılım/kod.
blok zinciri (blockchain): şifrelenmiş işlemlerin takibini sağlayan ve zincirleme modelle inşa edilen dağıtık veri tabanı.
store of value: değer biriktirme ve tasarruf aracı.
asic (application specific integrated circuit): kripto para madenciliği yapmak, problemleri işlemek ve işlemleri doğrulamak amacıyla kullanılan bir donanım.
decentralized: kontrolün tek merkezden yönetilmediği bağımsız ve dağıtık.
kripto anarşist: vatandaşların anonim; iktidar odaklarının ise şeffaf olması gerektiğini ve kripto algoritmalarının herkesin erişimine/ kullanımına açık olması gerektiğini savunan kişi.
şifrepunk (cypherpunks): internetin özgürleşme yerine totaliter amaçlarla kullanılması karşısında kriptografi gibi yöntemler kullanmayı savunan kişi.
madenci (miner): kripto para üreten kişi ya da programlara verilen isim.
mining rig: madencilik yapmak için birden fazla ünitenin bir araya getirilmesiyle oluşturulan donanım.
black market: karaborsa.
deep web: internet arama motorlarının ulaşamadığı web sayfalarının tamamı.
solo-mining: bireysel olarak kripto para üretmek.
volatility: fiyatlarda görülen dalgalanmalar.
ico: bir projenin topluluk tarafından kripto para yöntemleriyle fonlanarak hayata geçmesi.
konsensus: uzlaşma.
Dünyanın en büyük teknoloji fuarı CES 2019 başladı. Tüm firmalar yeni ürünlerini tanıtıyor.
Matrix isimli firma, yeni akıllı saati PowerWatch 2 modelini tanıttı.
Geçen sene CES 2018'de tanıttığı PowerWatch model akıllı saatiyle dikkat çeken Matrix, yeni sürüm PowerWatch 2'yi tanıttı. İlk versiyonda yer alan siyah-beyaz ekran yerine bu modelde 1.2 inç boyutunda renkli ekran yer alıyor.
Bir önceki modelde bulunan ve oldukça dikkat çeken vücut ısısıyla şarj olma özelliği yeni modelde de yer alıyor. Bu özelliğe ek olarak cihaz güneş enerjisi ile de şarj olabiliyor.
PowerWatch 2'nin diğer popüler saatlere göre en büyük dezavantajları; telefon görüşmesi yapılamaması ve üçüncü parti uygulamaları desteklememesi.
Teklif Yazmak, Makale Yazmak gibi birçok işte amacımız ilk önce yazı yazmak olmalı. Word programı bizi yazı yazmak yerine stiller ve birçok şeyle boğuyor. Markdown yazım standartlarına alıştığınızda Word gibi çok fazla butonu olan karmaşık programlarla uğraşmanıza gerek olmadığını göreceksiniz.
Bu videoda Ayşenur, Ercan ve Hakan 5 kolay adımda Markdown kullanımını anlatıyor. Markdown için geliştirilmiş Text Editörlerinin dışında, Visual Studio Code, IntelliJ'nin tüm ürünleri, Atom, Sublime gibi kod editörlerinde de Markdown çalışıyor. WordPress, VuePress, Dropbox Pages ve birçok site Markdown'ı destekliyor ;)
Serinin bu videosunda Ayşenur'un bilgisayarına Nodejs, Yarn, Visual Studio Code ve Git kurduktan sonra VuePress kurulumunu yaptık.
Hep
birlikte VuePress'i ilk kez çalıştırıp neler olduğunu inceledik.
VuePress ile Vue tabanlı statik web siteleri oluşturmak için bu eğitimi
izleyebilirsiniz.
Sonraki videolarda ise GitHub Pages'e statik web sitemizi ekleyeceğiz ve
VuePress'in diğer ayarlarını incelemeye çalışacağız.
( ) SQL Yapısal Sorgulama Dilidir.
( ) Bir SQL Server birden fazla veri tabanı barındırabilir.
( ) Bir tabloda birden fazla foreign key bulunabilir.
( ) İki kolon bir arada Primary Key oluşturabilir.
( ) SQL Server'a bağlanmak için SQL Server Management Studio şart değildir.
Ercan Bozkurt ve Hakan Yalçınkaya'nın anlatımıyla JAMstack kavramını bu videoda inceleyebilirsiniz.
Bu videoda ayrıca GitHub Pages, Vue, VuePress ve Markdown incelendi.
Özellikle yazılım geliştiricilere yönelik olan bu videoda Vue alt yapısını kullanan VuePress ile birlikte çok hızlı statik web siteleri nasıl yapılır? bu konuyu da görebilirsiniz.
Ercan Bozkurt ve Hakan Yalçınkaya, 2019'da hangi yazılım dilleri ön planda olacak? Hangi yazılım dillerini öğrenmeliyim? gibi soruları bu videoda yanıtlamaya çalıştı.
Python, JavaScript, Java, Kotlin, Swift, C#, C++, .NET, Objective-C gibi birçok dili Stack Overflow istatistiklerine göre karşılaştırdı ve deneyimlerini paylaştı.
Bugün 28 Aralık 2018. Dünyaca ünlü TIME dergisinin web sitesinde Bitcoin üzerine yeni bir makale yayınlandı... Makale, Bitcoin'in özgürlük için ne kadar önemli olduğunu savunuyor. Piyasaları olumlu etkileyebilecek bir makale...